Beklemek. Sert, katı, sağlam anlamlarında kullanılan "bek" kelimesinden türemiş bir kelime. "Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak.", "Süre tanımak, acele etmemek.", "Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek.", "Ummak.". Tahkim etmekten, korumaktan, intizar etmeye evrimleşen bir anlam sahibi. İnsanı; bildikleri, inandıkları, gördükleri, duydukları, anladıkları üzerinde gezen belirsizliklerden koruyan hem hayalperest hem muhafazakar bir direniş.
Beklenti. "Gerçekleşmesi beklenen şey.", "Bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki öngörüsü.". İçten dışa bir savuru. İki göze ek bir üçüncü. Gerçekliği kurgulayan, dönüştüren, yeniden var eden.
İhtimallerin korkutuculuğundan korunmak için kendimize ve diğerine ilişkin seçtiğimiz ihtimalcikler yoluyla tanımlamıyor muyuz dünyayı? Yaşama karşı "Bunu bekliyordum!" zaferi "onlar" (hangi onlar?) ile savaşımızda büyük önem taşıyor. Hem diğerlerini tanımlıyor hem de rahat, güvenli bir yere kuruluyoruz boylu boyunca. Kapalı (evet, tamamen kapalı) gözler açılınca biraz öyle çok şey var ki karşılaşılacak, bu durumda ya hiç bakmamak ya da görmemek ya da gördüğümüze inanmamak gerekiyor galiba. Elimizde kendinden doğup gelişen bir kurallar kitapçığı, öttürüp duruyoruz düdüğü polislik yaparken eşyanın trafiğine. 5N ve bir kimlik kontrolü bizim elimizdeyken artık hiçbir şeyin bulanık olmasına izin vermiyoruz. Buna yeltenenler içinse bekleme yapmamalarını salık veriyoruz.
Tüm tarihimizin çılgınlığı kontrol edebilmemiz üzerine değil mi? Binlerce yıldır tüm insanlık okul gezisine çıkmış çocuklar gibi "yanındakini kontrol ederek" ilerlemiyor mu? Şeylere sahip olmak, her an el altında tutmak daha ön görülebilir bir dünya sunmuyor mu bize? Beklenti bize bilginin mülkiyetini veriyor sanki. Kendimize ait rahat bir döşek... "Ben çok düşünceli bir insanım!", "Havlayan köpek ısırmaz.", "Bir bilim insanı olarak...", "Biz TÜRKLER çok çılgınız!", "İtalya hep tilki.", "İşte bunlar hep seks...",... Kimlik? Ben-Sen-O-Biz-Siz-Onlar. Hepsini bekliyoruz. Her şeyi... Hem de bayağı sağlam, bayağı dirençli.
Garip olan, tüm açgözlülüğüyle erişebildiği her şeye (ve tabii kendine) sahip olmaya, her şeyi kontrol etmeye, "önünü görmeye" çalışan insanın tek elde ettiğinin yuttuğu seçenekler olması. Sürprizlerle dolu bir hayatı bir hediye paketi kadar yaşamak... Hep mi böyleydi bilemem ama beklentilerinin esiri insanlar arasında artık hiçbir şey değişmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder